TÜRKİYE’DE VAROLAN DURUM
Türkiyede psikolog kadroları büyük oranda Sağlık Bakanlığı, SSK ve Üniversite hastaneleri ve diğer kurumlarda (Adalet Bakanlığı, Emniyet v.b.) bulunmakta ve bu kadrolara lisans mezunları atanmaktadır.
Bu kurumlarda psikologlardan psikiyatri kliniklerinde, genel tıbbi hastalıklara yaklaşımda ya da kurumların sağlık merkezlerinde klinik psikolojinin alanına giren hizmetler beklenmektedir.
DİĞER ÜLKELERDE DURUM
Dünyadaki uygulamalarda doktora öncesi klinik psikoloji eğitiminin psikiyatri bölümlerinde gerçekleştirildiğini görmekteyiz.(örn:Miami Unv.,Unv.of North Carolina,Unv.of Washington) A.B.D.’deki birçok üniversitede psikiyatri anabilim dalları “Psikiyatri ve Davranış Bilimleri” olarak örgütlenmiştir. Tıp ve Psikoloji giderek artan oranda karşılıklı işbirliği ile birbirine bağlanmaktadır.
Tıp uygulamasında ve eğitiminde biyopsikososyal yaklaşımın ve davranışsal tıp kavramının egemen olması nedeniyle psikologların tıp ve sağlık eğitimine verdikleri katkı giderek artmakta ve önem kazanmaktadır.
Bu eğilimler, bir mesleki kimlik kaybı anlamını taşımamakta, tam tersine sağlık ve sağlık eğitimi alanında yetkin ve yeterli psikologların çalışabileceğini göstermektedir.
ÜLKEMİZDEKİ DURUMA İLİŞKİN SORUNLAR
Ülkemizde en yaygın istihdam alanı klinik psikolojiyle ilgilidir. Ancak klinik psikolog sayısı gereksinmeyi karşılamaya yetmemekte ve lisans mezunu psikologlar istihdam edilerek kendilerinden uzman psikolog görevi beklenmektedir.
Bu durum;
Psikologların kendilerini yeterli olmadıkları bir durumda yeterliymiş gibi mesleki uygulamalara girmelerine,
Ya da tümüyle işlevsiz kalmalarına,
neden olmaktadır.
Sonuçta mesleki kimlik genel ve özel anlamda yıpranmaktadır.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Belirtilen sorunların çözümü için mesleğin en büyük istihdam alanında yeterli kalitede hizmeti verebilecek meslek elemanı yetiştirilmesi zorunlu görünmektedir.
Türkiyede Yüksek lisans eğitimi bilimsel araştırma, bilgiye erişme, değerlendirme ve yorumlama yeteneğinin kazanılmasını amaçladığı kadar mesleki konularda derin bilgi kazanmak ve mevcut bilginin uygulamada kullanılmasını sağlamayı da amaçlamaktadır.
Bunun için:
Yüksek lisans programları açılarak uzman yetiştirilmelidir.
Yüksek lisans açılabilmesi için gereken asgari koşullar üniversitelerce belirlenmekle birlikte dernek de bu konuda öneri geliştirebilmelidir.
Klinik Psikoloji yüksek lisansı için asgari koşullar öğretim üyelerinin akademik ünvanları ve sayıları kadar uygulama alanının ve süresinin yeterliliğini de kapsamalıdır.
Yüksek lisans eğitimi verebilecek öğretim üyesi artmalı,var olan öğretim üyeleri için ise koşulların uygun olduğu durumlarda yüksek lisans eğitimi vermek hem akademik hem de mesleki bir ödev olmalıdır.
Alanda çalışanların sertifikasyonu sağlanmalıdır.